Putin, Donbas bölgesiyle sınırlı bir müdahale ile yetinmedi. Putin’in tarihi konuşması Ukrayna’yı yok sayan ifadeler içeriyordu. Ertesi gün ise beklentinin ötesinde bir saldırı başlattı. Ukrayna’nın birçok şehrinde stratejik noktaları bombalamaya başladı.
Kiev’e yönelerek seçilmiş iktidarı devirme arzusu ise dünyanın meseleye bakışını değiştirdi. Putin’in ön görülemeyen bu tutumu Batı İttifakındaki dağınık durumu tersine çevirdi. Son bir yıldır AB liderlerini Rusya’ya karşı ortak tepki alanına çekemeyen ABD-İngiltere ittifakı Kiev’e saldıran Rusya sayesinde ittifakı toparladı.
İngiltere, Rusya’ya karşı keskin bir tavır koydu ve Ukrayna’nın güvenliği için aylar öncesinden net ifadelerle tepki verdi. Almanya’nın Rusya’ya karşı tepkisiz tutumunun ardında enerji meselesi vardı. Kuzey Akım2 hattının başındaki eski Şansölye Schröder ve Doğu Almanyalı Merkel’in Moskova ile ilişkileri İngiltere ve ABD’de başka soruları akla getirdi.
ABD ve İngiltere için en tehlikeli birliktelik Almanya-Rusya ittifakıydı. 2. Dünya savaşına giderken Alman-Rus saldırmazlık paktı imzalanmış ve birlikte Polonya’yı işgal ederek Avrupa’nın paylaşımı planına adım atmışlardı. Ribbentrop-Molotov işbirliği Avrupa’yı cehenneme sürüklemişti. Merkel ve Putin’in baş başa iken hem Almanca hem de Rusça konuşabilmeleri en çok Londra’yı şüphelendiriyordu.
Putin, NATO içerisinde bir çatlak yaratmak için çok emek verdi ancak Ukrayna sınırlarına girdikten sonra Almanya’dan çıkan sesler birden değişti. Berlin, 5000 miğfer yollayacağını söylediğinde alay konusu olmuştu. Oysa bugün en sert çıkışlar yeni Alman Şansölyesinden geliyor: Hava sahasının kapatılması, swift sisteminden çıkarılması, 1000 tanksavar, 500 stinger füzesi vs.
Hibrit savaş çağındayız. Ukrayna-Rusya arasında konvansiyonel savaş başladı. Ancak ABD-Rusya arasında hibrit savaş çok uzun zamandır sürüyor. Siber alanda, uzayda, finansta, medyada ve bilgi savaşlarında çoktandır mücadele sürüyordu. Ukrayna’yı işgal eden Putin teritoryal bir savunma ile karşılaştı. İşgale hazırlanan Ukrayna halkı beklemediği bir direnç gösterdi.
Putin Ukrayna’dan çekilmez ve masada sert gücüyle hareket ederse yaptırımlar başını ağrıtacaktır. Rus merkez bankası swift sisteminden çıkartılarak Rus elitlerinin konforlu alanı yok edilecek. Rus oligarklarının Putin’e karşı gücü/etkisi var mı şimdilik merak konusu. Eğer Batı İttifakı Putin’i ekonomik kuşatma ile durduramazsa çatışma başka alanlara da sıçrayacak demektir.
Birleşmiş Milletler gündemine gelen bazı ifadeler Rusya’nın başını ağrıtacak görünüyor. Sivillere karşı işlenecek suçların yanısıra soykırımla suçlanacak olması Rusya sokaklarında etkisini gösterebilir. BM Güvenlik Konseyi’nin işlevsizliği ayrı bir sorun ancak Rus diplomatlarının bu tepkilere verebileceği direnç Rusya’dan gelecek başka seslerle değişiklik gösterebilir.
Batı İttifakı potansiyel tehdit ilan ettiği Çin’i çevrelemek için öncelikle Rusya’yı meşgul edecek bir planın en kritik noktasında. Putin, geri dönülmez bir bataklığa mı saplandı yoksa vereceği tavizlerle geri adım atacak mı? Önümüzdeki saatler dünyanın kaderini belirleyecek.
Türkiye bu tabloda Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda net bir duruş sergiledi. Montrö şeffaf bir şekilde uygulanacak. Ankara-Bakü birlikteliği ise müzakere sürecine olumlu katkı veriyor.
Hibrit savaşa karşı Ankara yıllar önce kurumlarıyla hazırlıklarını yaptı. Devlet içindeki virüsler ve aparatlar tasfiye edildi. 20 yıldır hibrit savaş, savunma sistemleri, teknolojik savaş, siber savunma gibi alanlarda kurumlarımız, şirketlerimiz büyük mesafe katetti. Şimdi Ukrayna’nın yaşadıklarından ders çıkarmak ve bu coğrafyada huzur içinde yaşamak için yapılan çalışmaları desteklemek gerekiyor.